Twitter ile ilgili eleştiri ile beraberinde diğer eleştirilere cevabmdır.
Selamun Aleyküm
Not: Yazı içerisinde “biz” kelimeleri geçmektedir. Burdaki biz; tevhidi cemaatler ve davasına kendiğni adayan insanlardır. Malesef ben onlardan birisi olmaya layık değilim.
Kardeşler!
Malesef ki 2 milyar Müslüman dünyanın dör bir yanında bir avuç kafirin elinde ve oyunlarıyla zulüm ve katliama maruz kalmaktadır. Bu durum kafirlerin güçlü olmasından değil, Müslümanların zayıf olmasındandır. Peygamberimizin geçmişten haber verdiği bu durum ve kalbinde vehn olan Müslüman profili işte şu anda tecelli etmektedir. Müslümanların güçlenmesinin yolu kalbinden bu vehnin (Dünya sevgisi ve ölüme karşı isteksizlik) sökülüp atılmasının kolay bir yolu yoktur. Bunun tek yolu her bir Müslümanın tek tek eğitilmesinden geçmektedir.
Gerek derneğimiz gerekse diğer Tevhidi cemaatler bu amaçla çalışmaktadırlar.
İlk insandan bugüne kadar iki topluluk vardır. Hak ve Batıl
Sevgili kardeşlerim, çoğunuz bizi (bizden kasıt derneğimizde hizmet veren hocalarımız ve kardeşlerimizdir, şahsımı bu kategoride görmekten haya ederim) şahsen tanımazsınız veyahut tanısanız da içimizde bulunup hocaların önünde diz kırıp eğitim görmemişsinizdir.
Bu nedenle önce derneğimiz ve bizim gibi olan cemaatlerin neleri hangi şartlar altında gerçekleştirdiğini biraz gözünüzde canlandırmak zorundayız.
TEVHİD ESASLARI
Peygamber efendimiz (A.S.V.S.) bu davaya ilk başladığı zaman çevresinde bir kadın (Hz. Hatice Annemiz) bir çocuk (Hz. Ali R.A.), Bir köle (Zeyd b. Haris) ve yakın arkadaşı Hz. Ebubekr var idi. Bu şekilde birer ikişer kişi İslam dini ile şeref buluyordu.
Ancak burda dikkat edilmesi gereken bir husus var. Her bir Müslüman geceleri; hem inen ayetlerle, peygamberimizin eğitimiyle hem de gece namazlarıyla kendilerini eğitiyor, terbiye ediyor, imanını arttırıyordu. Çünkü eğitim olmadan insanlar ne yapmaları gerektiğini, neyden sakınmaları gerektiğini, hakkı ve batılı bilemezler. Eğitim olmadan kendilerini boş işlerden sakındırımazlar. Dostu düşmanı bilemez, kolayca aldanırlar.
***
(Böyle bir kimse mi Allah katında makbuldür,) yoksa gece vakitlerinde, secde hâlinde ve ayakta, ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak itaat ve kulluk eden mi? De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar. (Zümer – 8)
--
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabındankoru !.(Ali İmran - 191)
***
Tekrar dikkat çekmek istiyorum!
Peygamberimiz İslam’ı kabul edeni salıkverip tamam sen artık kurtuldun demiyordu. Onları eğitiyordu, Örgütlüyordu.
Nitekim yüce Kitabımızda insanın hayatının sonuna kadar ilim öğrenmesi gerektiğini, takva üzere hassasiyetle durması gerektiğini, şeytana karşı her an uyanık ve tetikte olması gerektiğini, Müslümanların ümmet olması gerektiğini ve hak batıla galip gelinceye kadar mücadele etmesi gerektiğini söylemekte/emretmektedir.
***
Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (113 Tevbe 16)
(Ey müminler! ) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır. (Bakara - 214)
***
Gene peygamberimiz kendisine gelen makam, mal, kadın ve hatta şehrin yönetimine kadar teklifleri reddetmiş ilk insan, atamız ve peygamberimiz Adem (A.S.)'den son peygambere kadar süregelen rabbani metoddan zerre taviz vermemiştir.
***
Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helak edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor. (Tevbe – 42)
***
NE MUTLUDUR Kİ...
Derneğimiz ve cemaatimiz de ayrıca ülkemizdeki ve dünyadaki bir çok cemaat te bunun bilincinde hareket edip bu yol üzere hizmet vermeyi esas edinmiştir.
Bizler(Tüm tevhidi cemaatler) Yüce Rabbimiz Allah(C.C.)'ın göstermiş olduğu bu istikamette kendi aklımıza uymaktan sakınarak (çünkü kendi aklına güvenen tuğyandadır, ziyandadır), zaferin ancak O'nun takdiriyle olabileceği bilinciyle mücadele vermekteyiz.
***
O akıl sahipleri için bir öğüt ve doğruluk rehberidir. (Mümin – 54)
Onlara: İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit "Biz hiç, sefihlerin (akılsız ve ahmak kişilerin) iman ettikleri gibi iman eder miyiz!" derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler (veya bilmezlikten gelirler). (Bakara 13)
Biz, onların akıllarını başlarına toplamaları için bu Kur'an'da (çeşitli ikaz ve ihtarları) türlü şekillerde tekrar ettik. Fakat bu, onlara, daha da kaçıp uzaklaşmaktan başka bir şey sağlamıyor. (İsra – 41)
***
Bizler rahat döşeklerimizi, sıcak evlerimizi, rahatlığı ahirete erteleyip, insani sınırlarımızın en sonuna kadar bu davaya hizmet için, her alanda cihad için mücadele vermekteyiz.
Gündüzleri bir oraya bir buraya koşuşturmakta, akşamları eğitim vermekte ve görmekte, geceleri ise ibadet, dua, tefekkür ve kaygı ile geçirmekteyiz.
Geliniz ve cemaatlerdeki hocalarla, talebelerle bir kaç gün geçiriniz. Nasıl çabaladıklarını, uykusuz kaldıklarını görünüz... Tanıyınız... Mukayese Ediniz...
VE NE YAZIKTIR Kİ...
Cemaatlerimizin içinde kendilerini davaya adayıp, bu mücadeleyi veren, önce kendilerini eğitip sonra bu eğitimi başkalarına aktarmak isteyen insanlar iki elin parmakları kadar değildir.
Bu insanları;
- Bu faaliyetlere şahit olup devam etmeye çalışan az bir grup,
- Bunlardan haberdar olup sadece takdir etmekle yetinen veya kusur aramaya çalışan büyük bir topluluk,
- Ve neler olduğundan habersiz muazzam bir kitle takip etmekte.
Hocalarımızın azlığı; karaya boyanmış nil nehrinin kenarında her elini daldırışında ancak bir avuç suyu çıkarıp berraklaştırmaya güç yetirebilmektedir.
Bu nedenle binlerce insanın yüklenmesi gereken bu misyonu her cemaatte ancak 10'lar 20'ler gibi rakamlarla sayılabilecek insanlar üstlenmiş, insanüstü bir gayret sarfedip çok az kişiye erişebilmişlerdir.
PEKİ KÜFÜR NE YAPMAKTADIR.
Küfür hem görsel medya, hem de sosyal medya kanalıyla dört bir koldan değil milyonlarca koldan sinsi bir şekilde İslam'a saldırmaktadır.
Ve Müslümanlar bunun bir saldırı olduğundan bihaber şekilde pervasızca bu fikrlerin yayılmasını sağlamktadır.
İslam adıyla, Allah adıyla, Muhammed (S.A.S) adıyla açılan sayfalar, siteler, isimlerin bir çoğu hep sinsice zehirlerini akıtmakta, isim vermeksizin sapkın insanların fikirlerini enjekte etmekte, içi boş ve çoğunlukla tehlikeli sözlerle insanları tevhidden milim milim uzaklaştırmaktadırlar.
***
Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler. (Kendilerini saptıran) şeytanları ile başbaşa kaldıklarında ise: Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz, derler.(Bakara 14)
(0 münafıklar) mutlaka sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler. Halbuki onlar sizden değillerdir, fakat onlar (kılıçlarınızdan) korkan bir toplumdur.(Tevbe 56)
Çevrenizdeki bedevi Araplardan ve Medine halkından birtakımmünafıklar vardır ki, münafıklıkta maharet kazanmışlardır. Sen onları bilmezsin, biz biliriz onları. Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.(Tevbe 101)
***
Biz Temiz en temiz haliyle yayılması için mücadele vermek adına bir sayfa açtığımızda, onlar pervasızca laflar savurmak için her gün onlarca sayfa açmaktadırlar.
Biz sayfamızı bir kişiye daha ulaştırana kadar onlar onbinleri elde etmiş olmaktadırlar.
İslam’dan yıllarca yalıtılmış olan ve İslam diye içi boş bir inanca sürüklenmiş olam kardeşlerimiz ne yazık ki içlerindeki boşluğu nefislerine kolay geldiği için böyle batıl sayfalarla doldurmaktadırlar.
***
Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür! (Maide 79)
Onlar, hem insanları Peygamber'e yaklaşmaktan vazgeçirmeyeçalışırlar, hem de kendileri ondan uzaklaşırlar. Oysa onlar farkında olmadan ancak kendilerini helak ederler.(En’am 26)
***
Zira bu sayfaların çoğu bilinçli bir şekilde Allah adını sadece beddua, dua ve biz O'nu çok severiz O bizi çok sever gibi küfür için tehlikesiz olan, ya da ruhbanlık telkin eden cümlelerde kullanmaktadırlar.
Bu cümlelerin arasını da hadis inkarcılığı; kader, mezheb, sahabilerin güvenirliği, tesettür, cihad gibi kavramları deşmeye çalışan ayrılıkçı fikirlerle doldurmakta ya da bu zihniye sahip sapıklara yönlendirmektedirler.
***
Rabbin dileseydi bütün insanları bir tek millet yapardı. (Fakat) onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler.(Hud – 118)
Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şeriat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şeriatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerindeayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. (Maide 48)
***
Örneğin www(nokta)kuranmeali(nokta)org sayfası Kendine ali iskender mihr diyen bir sapığın reklamını gizliden gizliye yaparken facebookta Allah sevenler, peygamberi sevenler diye açılan sayfaların bir kısmı adnan oktar, ihsan eliaçık vb apaçık sapıkların kendilerini doğrudan anlatmasa da onlara tabii olan ve bir çok kişinin bilmediği kişilerce fikirlerini anlatmaktadırlar.
TV Kanallarıyla yapılan rezilliklerin, ve İslam diye yutturulan sapkınlıklardan, ve şirken düşmüş bir takım grupların sapkın hareketlerinden bahsetmiyorum bile.
PEKİ MÜSLÜMANLAR NE YAPMAKTADIRLAR/YAPTIRLMAKTADIR.
Türkiye için belirtelim ve dünyanın da bundan farklı olmadığını da bilelim
Hilafetin kaldırılmasıyla başsız kalan İslam alemi bir anda darma dağınık olmuş. Her bir İslam ülkesi misyonerler, sömürgeciler, felsefeciler iç ve dış hain İslam düşmanları tarafından cüretkârca saldırıya uğramışlardır.
- Türkiyede insanlar 1 gecede harf inklabıyla atalarından soyutlanmış
- Kılık kıyafet inkılabıyla çağdaş(?) elbiseler giydirilmiş,
- Eğitim sistemi batıya özentili bir şekilde değiştirilmiş,
- Yasalarımız beşeriyetle değiştirilmiş,
- İlim adamları idam edilmiş,
- Bir sonraki nesil sağcı, solcu kavgalarıyla, darbe safsatalarıyla yok edilmiş, yozlaştırılmış, için boşaltılmış, sindirilmiş,
- Bir sonraki nesil ise; İslam'ı kötü lanse etmek için mantar gibi türeyen sapkın tarikatlar, ajanlar, şahıslar medyada boy boy gösterilerek Şeriat, Cihad, Tevhid, İlim gibi kelimelere bilinçaltında düşmanca yaftalanmış.
Ve bunların sonucunda İslam dininin bir medeniyet iddiası olduğundan habersiz, Tıpkı Hıristiyanlıktaki gibi insan hayatından hiçbirşeye karışmayan, ruhban sınıflarına has, sevgi barış gibi kelimelerden öteye gitmeyen bir İslam'a inanan içi boş, hiçbirşeyden rahatsızlık duymayan, ilimden uzak, hurafelerin peşinden koşan, "Aman! ben namazımı kılayım da cennete gireyim(?) bu cihad, ilim işleri bize fazla gelir mehdi a.s. gelip de sihirli değneğiyle Müslümanları zaten kurtaracak" veya “elin arabının/şiisinin/türkünün/kürdünün derdi beni mi sarmış” düşüncesine sahip insanlarla dolu bir topluluk haline gelmiştir Müslüman'lar.
Öyle ki onlara Hakkı söylediğin zaman kafirlerden daha önde, önce onlar sana karşı savaşırlar. Netekim dünyada kanı akıtılan da, akıtan da malesef Müslümanlardır.
Öte yandan Müslümanlar Sunni, Şii, Arap, Türk, Kürt, Doğu, Batı diye parça parça ayrılmış, Ümmet kavramından uzaklaştırılmıştır.
Ne yazık ki çevremde de dahil olmak üzere heryerde bu fikirler mevcuttur. Ne zaman Müslümanların bir araya gelmesini gerektiren bir durum olsa hemen şiilik, araplık gibi kelimeler sosyal ve görsel medyada hortlatılıyor ve malesef Müslüman kardeşlerimiz de işin aslını astarını bilmeden nefret söylemleriyle Müslüman kardeşlerini birbirinden uzaklaştırıyorlar ve hatta birbirlerini kırıp geçiyorlar.
Oysa ki
***
"Irkçılığa (asabiyyeye) çağıran Bizden değildir; ırkçılık için savaşan Bizden değildir; ırkçılık üzere, asabiyye uğruna ölen Bizden değildir." (Müslim, İmâre 53, 57, hadis no: 1850; Ebû Dâvud, Edeb 121; İbn Mâce, Fiten 7, hadis no: 3948; Nesâî, Tahrim 27, 28)
"Asabiyet (kavmiyetçilik) dâvâsına kalkan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ yolunda mücâdeleye girişen Bizden değildir." (Ebû Dâvud, Edeb 112)
"Kim kâfir olan dokuz atasını onlarla izzet ve şeref kazanmak düşüncesiyle sayarsa, cehennemde onların onuncusu olur." (Ahmed bin Hanbel, 5/128)
"Bir kısım insanlar vardır ki, cehennem kömüründen başka bir şey olmayan adamlarla iftihar ederler, övünürler. İşte bunlar ya bu övünmeden vazgeçerler, ya da Allah nezdinde, pisliği burunlarıyla yuvarlayan pislik böceklerinden daha değersiz olurlar." (Ahmed bin Hanbel, 2/524; Ebû Dâvud, Edeb 111)
"Kim hevâsına uyarak bâtıl yolda cenkeder, kavmiyetçiliğe (asabiyet) çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa, câhiliyye ölümü üzere (kâfir olarak) ölür." (İbn Mâce, Fiten 7)
Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, her şeyden haberdar olandır.(Hucurât 49)
Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O (oğlun) asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden olmamanı tavsiye ederim. (Hud 46)
Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır. Azası kesik siyahî bir köle başınıza amir olarak tayin edilse, sizi Allah'ın kitabi ile idare ederse, onu dinleyiniz ve itaat ediniz. Kimse kendi suçundan başkası ile suçlanamaz. Baba, oğlunun suçu üzerine, oğlu da babasının suçu üzerine suçlanamaz. (Veda Hutbesi)
***
Gene ne yazık ki canhıraş bir şekilde çalışan cemmatlerdeki bir avuç insanın yardım isteklerine kulaklarını tıkıyorlar hatta kınayıp engellemeye çalışıyorlar.
- Allah yolunda mücadele eden kardeşlerini, siyaset adına ya da dünya menfaatleri adına bir anda silip atabiliyor. Ve düşman kesilebiliyorlar.
- Bu şekilde daha önce cemaatte olup da siyasi şahıslar için (başka hiçbir gerekçesi olmayıp) cemaate düşman olan komunizm, sosyalizm, demokrasi gibi yalanların afişlerine elini dahi sürmezken cemaatlerin afişlerini yıtran, hocaları çeşitli yakıştırmalarla itham eden ve apaçık düşmanlığını ilan dene Müslüman kardeşlere bizzat şahit oldum.
- Gene bu mücadele için yardım ve destek ya da en azından katılım beklediğimiz tarikat mensupları Müslüman kardeşlerin sanki bir necaset görrmüş gibi hışımla başlarını çevirmelerine bizzat şahit oldum.
- Gene ben çayımı içerim keyfime bakarım (bu cümleyi kelimesi kelimesine gördüm/duydum) diyen, Gerisi boş diyen tarikatlara şahit oldum.
Allah Azze ve Celle Yüce Kitabında
***
"Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur. (13 Rad/11)"
***
buyurmaktadır.
İşte Müslüman kardeşlerimiz bu şekilde dağılmış, İslamdan bihaber, Birbirlerine düşman (Oysa ki Müslümanlar kafirlere karşı şiddetli, birbirlerine karşı ise merhametlidirler. [Fetih:29]) ve umarsız bir halde hayatlarını geçirip gitmektedirler.
SONUÇ
Kardeşler...
Bizleri eleştirmeden önce şu sorulara cevap arayınız.
- Cemaatler, Hocalar ve Talebeler gece gündüz demeden çalışıp uykuyla ve rahatla aralarını ayırmışken ben şu anda ne yapıyorum?
- Allah Resulu bugün gelse Facebook sayfamı, cep telefonumu, evimi, işimi, eşimi O’na gönül rahatlığıyla gösterebilir miyim?
- Bu ahir zamanda sadece ibadet yaparak ve kafirleri (çok ama çook) şiddetli bir şekilde kınayarak üzerimden mesuliyeti atmış olur muyum?
- Tevhid İlim ve Cihad ile ilgili Kur’an’da kaç ayet var namaz, oruç, zekat ile ilgili kaç ayet var?
- Karşıma bir kişi çıksa, ben bu adamın istikametini hangi kriterlere göre sorguluyorum? Gösterdiği olağanüstü işlere göre mi yoksa söylediklerinin Kur’an ve Sünnet uygun oluşuna göre mi?
- Peki ben Kur’an’ı ve Sünneti ne kadar biliyorum ya da bilmek için ne kadar çaba sarfettim?
- Müslüman kardeşime gösterdiğim şiddeti, zalimlere de gösteriyor muyum?
Bu liste böylece uzar gider...
Kardeşlerim...
Fitnenin etrafımızı sardığı, sosyal medyanın münafıklarla ve kafirlerle dolup taştığı, kitabevlerinde fasık yayınların dolup taştığı bu dönemde biz cemaatlerin gerçek hayatta geceli gündüzlü canhıraş çalıştığımız gibi sosyal ve görsel medyada yitip giden insanları kurtarmak için öncelikle onlara ulaşmamız gerektiğini ve binlerce fitne sesinin içinde sesimizi duyurmak adına çalışmalar yapmamız gerekmez mi?
İslam’a her boyutta hizmet etmemiz gerekmez mi?
Küfürle her platformda savaşmamız gerekmez mi?
Sadece kahrolsun demekle kahrolmuyor İsrail...
Sadece meydanlara dökülmekle güçlenmiyor Müslümanlar...
Kişi Rabbini bilmedikçe, Dinini bilmedikçe, Tevhidi bilmedikçe çoklukla bir yere ulaşamıyor...
Sadece sokaklarda anlatmakla olmuyor, sosyal medya deccal misali genç yaşlı bütün müslümanları kuşatmıştır...
***
... 'Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir'...(Bakara – 249)
***
Kardeşlerim Müslüman şumullü olmalıdır. Tek bir noktaya yönelmemelidir. Zulme karşı her alanda karşı koymalı bunun için de her alanda kendini geliştirmelidir.
Aydın-Alim hedefiyle Tevhidi Esas üzerine yola çıkan Tevhidden zerre kadar taviz vermeyen cemaatler siyasi hedefler uğruna balçıkla sıvanmaya çalışılmamalıdır.
Kişi; kendisi hiç bir şey yapmadığı ya da çok az birşeyle yetindiği halde bu yolda mesailerini harcayan insanlara bu kadar kolay çamur atmamalıdır.
İnsanlar vardır ancak meydana gidip tarafını belli etmeye yetecek kadar gücü vardır(Küçümseme olarak düşünmeyin). İnsanlar da vardır geçen her saniyesini bir kişiyi daha uyandırmak, eğitmek, bilinçlendirmek, kalbinden dünya sevgisini silmek ve Allah sevgisini, Tevhid esaslarını kalbine kazımak için iğneyle kuyu kazarcasına mücadele vermektedir. Bu görevleri yetiştirememnin üzüntü ve kaygısıyla bir oraya bir oraya koşuşturmaktadırlar. Keşke bu şekilde konuşmadan önce gelip o insanlarla bir kaç gününüzü geçirseniz de neden bu sözünüzün ne denli yaralayıcı olduğunu anlayabilseniz...
Kardeşler...
Kalkınız ve kendinize geliniz. “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttaki olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz? (En’am -38)” öyle ise bu geçici ve kısacık hayatta gelin dünyanın geçici rahatlığının peşinde koşmaktan vazgeçiniz. Dinlenmeyi ahiret yurduna bırakınız “Eğer Allah'ı, Peygamberini ve ahiret yurdunu diliyorsanız, bilin ki, Allah, içinizden güzel davrananlar için büyük bir mükâfat hazırlamıştır.(Ahzab -29)”
Bu yolda hayatlarını koyan kardeşlerinizle beraber eğitiniz, eğitiliniz, mücadele ediniz ve onları Allah için seviniz. Allah için nefret ediniz.
Şunu biliniz ki küfür birey olarak değil tek millet olarak savaşmaktadır, öyle siz de ümmet olarak hareket ediniz, bireylciliğe meyletmeyiniz.
Esselamu aleyküm. (Fatih BAHÇECİ)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder